Ana içeriğe atla

BİLİNÇALTI TEMİZLİĞİ.




Sevgili dostlar,

Amerika’da 1970’ler sonrasında ülkemizde de son yirmi yıldır gözlemlemeye başladığım ilginç bir kişisel gelişim hizmeti insanlara sunulmakta. Bu büyük hizmetin ismine “Bilinçaltı Temizliği” diyorlar.
Google hazretlerinde böyle bir arama yaptığınız zaman hepsi de birbirinden “uzman” arkadaşların bilinçaltınızı temizleyip pırıl pırıl ve mis gibi yapacaklarını iddia eden reklamlarını, sitelerini hatta televizyon programlarını görebilirsiniz (reyting reyting)
Bu hepsi de birbirinden değerli “bilinçaltı temizlik uzmanlarının” farklı farklı sanatları var. Kimi Hindistan gezisinde yüz dolar verip katıldığı ve orada sokaktaki dilencilerin bile yaptığı bir takım meditasyon tavsiyelerinde bulunuyor, kimi hipnoz ve telkinle bilinçaltınızı Domestosla temizlenmiş gibi yaparım diyor, kimisi de ciddi şekilde eski transistörlü radyolardan bozulmuşa benzeyen uydurma makinelere sizi kablolarla bağlayarak bu işi çözdüklerini iddia ediyorlar.

İşin bence gerçeğini (bak bence dedim) söylemem gerekirse bilinçaltı nedir, ne değildir konusunda dünya bilim camiasında üzerinde anlaşılmış net bir teori yok. Şu anda sadece bir takım tahminlerimiz var ama açıkçası bilinçaltı dediğimiz şey nedir kimse çok fazla bir şey bilmiyor. Durum böyleyken “biz daha ne olduğunu bilmiyoruz efendiler, nerde kaldı sizin açıp içini temizlemeniz” diyebiliriz.

Bu tip şeylere insanların ilgi göstermesinin en büyük sebebi tembelliktir. “Ne güzel vereyim üç otuz para iki tane meditasyon yapayım, azıcık telkin alayım, eh bir de kafamı teller vasıtasıyla ışıkları yanıp sönen acayip bir makineye bağlarlarsa tüm dertlerimden kurtulurum bilinçaltım yeni doğmuş bebek gibi olur “ çok taraftarı bulunan bir görüştür.

İnsanların bilinçaltlarını analiz edip, temizlediğini söyleyenlerden bir tanesine onlarca insanı öldürmüş bir terörist gitmiş olsa acaba analizlerinde ne çıkardı hep merak etmişimdir. Herhalde “içiniz iyilik dolu ama potansiyelinize ulaşmanıza çocukken annenizin ağzınıza zorla tıktığı köftenin nefesinizi kesmesi sonucu yaşadığınız bilinçaltı travma engel oluyor, verin beş bin lira hemen temizleyelim” falan derlerdi.

Tabi burada bilinçaltından çeşitli yöntemlerle veri almak mümkün değildir demiyorum, kendim de bazı koçluk ve danışmanlık çalışmalarımda bir takım kelime analizi metodları kullanarak kişinin bilinçli olmayan alt düşüncelerini anlamaya çalışıyorum ancak bunlar sınırlı ve yoruma dayalı işlerdir.

Hele hele öyle bilinçaltı temizliği falan gibi laflar benim okuduğum ciddi literatür yayınlarda bıyık altından gülünen şeylerdendir kimse darılmasın.

Peki, hocam bizim bu bilinçaltı konusunda yapacak bir şeyimiz yok mu diyorsanız, buyurun bugünkü yazımızın konusuna o zaman.

1) Bilinçaltını dev bir hafıza veri tabanına benzetebiliriz, kapasitesi anladığımız kadarıyla ve pratikte sınırsız. Doğumunuzdan itibaren yaşadığınız tüm deneyimler (görüntüler, sesler, kokular vs vs) her şey buraya kaydediliyor.

(Dini kitaplarda bize bildirilen ve her şeyi kaydettikleri söylenen “kiramen katibin meleklerinin” acaba bilinçaltıyla alakası var mıdır diye tam şu anda düşündüm ve dilimi ısırdım,dini meseleler konusunda fazla yorum yapmama politikamı sürdüreceğim çünkü dünyanın bu taraflarında ağzınızı “Din ama özellikle İslam” diye açtığınız zaman insanların bir kısmı tarafından “kafir” ve garip şekilde başka bir kısmı tarafından da “gerici” olarak suçlanma şansınız çok fazladır, belki yüz sene sonra bu tür konularda medenice fikir belirtmeyi öğreniriz de geleceğin insanları bu konuları tartışır, şimdilik yazdığımı unutun saçmalıyorum işte ne anlarım ben dini konulardan)

2) Bilinçaltının her veriyi kaydettiğine en güzel delil dün sabah kahvaltıda ne yediğini bile sorsanız söyleyemeyecek durumda olan yaşlı insanların hipnoz altında altmış sene önce kardeşiyle gittiği çay bahçesinde hangi tatlıyı yediklerini söyleyecek kadar eski verileri hatırlayabildikleri gerçeğidir. Kısacası bilinçaltınız unutmaz, unutma işi bilinçli zihnin başına gelir.

3) Bilinçli zihniniz bahçıvandır ama bitkileri ektiği toprak bilinçaltıdır. Bilinçaltınız aynen bir makine gibidir içine ne koyarsanız ana programınız da ona göre şekillenir ve tüm yapıp ettiklerinizle söyledikleriniz bu ana program içindedir. Mesela çocukluğunuzdan itibaren size süre sürekli etrafınız “beceriksiz” derse ve sizde bunu kabullenmişseniz, aşırı derecede sakar ve beceriksiz davranışlar göstermeniz bu ana programınız sayesindedir. Google gibi bu programa ne yazarsanız sonuçlar da ona göre çıkar. Google’a “pazarda bir kilo armut kaç para” yazıp da süper mikroçiplerle alakalı sonuçlar bulmayı beklememeniz lazımdır.

4) Şimdi sizi ilgilendiren en önemli bölüm burası. Dikkatli okuyun. Bilinçaltı her şeyi kaydettiği gibi kendimizi nerede rahat ve nerelerde rahatsız hissettiğimizin kayıtlarını da tutar. Mesela evde bilgisayar başında tüm gün çay kahve içip, yağlı börek yiyerek oyun oynamak bilinçaltınıza “rahat” olarak işlenmişse hep aynı hareketi tekrar etmek istersiniz. Birisi size “hadi gel spor salonuna gidelim” dediği zaman ilk olarak gittiğinizde pek hoşunuza gitmemişse bilinçaltınız onu “rahatsız” kategorisine yazar. Böylece sizin için bilgisayar başında tüm gün oturup yağlı börek tıkınmak “iyi”, spor salonunda ter döküp fit bir vücuda sahip olmak “kötü” olarak kaydedilir. Bilinçaltınız ona ne verirseniz ona göre hareket ettiği için bu alışkanlıkları ne kadar sürdürürseniz kayıtlar o kadar güçlenir.

5) Bilinçaltının kendini rahat hissettiği alanların ve yaşam şeklinin toplamına “rahatlık alanı” denir. Bu rahatlık alanınız iyide olabilir kötüde. Mesela bazılarının rahatlık alanı tüm gün çalışıp ürettikleri bir iş yerinde zaman geçirmek olabilirken, diğer bir insanın rahatlık alanı gürültülü birahanelerde bardak bardak köpüklü bira içmek ve sarhoş olmak olabilir. Bilinçaltı ayrım yapmaz, ayrımı yapacak olan Bilinçli zihninizdir.

6) Başarılı insanlar bu mekanizmayı kavradıkları için kendilerini gerekirse zorlayarak zararlı rahatlık alanlarından çıkar ve yararlı rahatlık alanları üretmeye çalışırlar. Mesela rahatlık alanınız akşam eve geldikten sonra bir yemek yiyip televizyon başında ibiş ibiş programlarla vakit öldürmek ve sonrada koltukta bayılıp kalmaksa, bu zararlı bir rahatlık alanıdır. Ne kadar fazla tekrar ederseniz alan o kadar güçlenir.

Burada yapılması gereken akşam eve geldikten sonra yemeğinizi yiyip, size fayda verecek kitaplardan her gün yüz sayfa okumak gibi başka bir rahatlık alanını zorla üretmektir. Yani kendinizi zorlayacak, televizyonu kapatıp kitabın başına zorlanarak geçecek ve gerekirse aylarca usanmadan bu hareketi tekrar edeceksiniz. Bilinçaltınız bir yerden sonra kitap okumayı rahatlık alanı olarak belirleyeceği için artık eskisi gibi kendinizi zorlamanıza gerek kalmayacak ve kendiniz isteyerek o kitabın başında bulacaksınız. (Nefsin hoşuna gitmeyen şeyler ve nefis terbiyesi denen olay sanki biraz buna benziyor, bak gene dini terimler kullanıyorum, pardon hiçbir alakası yoktur unutun siz bu okuduğunuzu)

Toparlayacak olursak:

Bilinçaltının tam olarak ne olduğunu ve nasıl işlediğini bilmediğimiz için “bilinçaltı temizliği” tartışmalı bir durumdur. Bilinçaltınız genel olarak her şeyinizi kaydeden dev bir hafızadır ve kayda aldığı verilerden ana işletim programlarınızı üretir. Bilinçaltına yüklediğiniz verileri değiştirerek davranış şekillerinizi de değiştirmeniz mümkündür.

Kendinizi çeşitli konularda rahat hissedip hissetmemek tamamen bilinçaltınıza yüklediğiniz verilerle alakalıdır. Yapmak istediğiniz ama yapmaya zorlandığınız her şeyi bilinçaltınıza yüklediğiniz düşünce, duygu ve deneyimleri seçerek, bilinçli olarak yapabilir hale gelebilirsiniz.

İnsanlarla alakalı her şey gibi burada da kolay çözümler yoktur. Zaten genel olarak birileri size mantıksız ama kolay çözümler sunuyorsa dikkatli olmanızda fayda var çünkü oltaya yakalanan tüm balıklar genelde kendilerine kolay bir av bulduklarını sanarak yakalanırlar.

Sevgilerimle
Aydın Serdar Kuru
www.serdarkuru.com
https://www.facebook.com/algiyonetimi/

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni